Gazel 145 - چه مستيست ندانم که رو به ما آورد

 G.145/1  چه مستیست ندانم كه رو به ما آورد / كه بود ساقی و این باده از كجا آورد

G.145/2  تو نیز باده به چنگ آر و راه صحرا گیر / كه مرغ نغمه سرا ساز خوش نوا آورد

G.145/3  دلا چو غنچه شكایت ز كار بسته مكن / كه باد صبح نسیم گره گشا آورد

G.145/4  رسیدن گل و نسرین به خیر و خوبی باد / بنفشه شاد و كش آمد سمن صفا آورد

G.145/5  صبا به خوش خبری هدهد سلیمان است / كه مژده طرب از گلشن سبا آورد

G.145/6  علاج ضعف دل ما كرشمه ساقیست / برآر سر كه طبیب آمد و دوا آورد

G.145/7  مرید پیر مغانم ز من مرنج ای شیخ / چرا كه وعده تو كردی و او به جا آورد

G.145/8  به تنگ چشمی آن ترك لشكری نازم / كه حمله بر من درویش یك قبا آورد

G.145/9  فلك غلامی حافظ كنون به طوع كند / كه التجا به در دولت شما آورد


CXXVI

Bilmem ki uğradığımız sarhoşluk, ne çeşit sarhoşluktu, saki kimdi, bu şarabı nereden getirdi?

Sen de şarabı al, sahra yolunu tut; bülbül ne güzel çilemekte, şakımakta.

** Bu makam bilen çalgıcı, hangi perdeden çalmakta, hangi makamdan söylemekte? Aşina bir söz söyledi, bildiğimiz bir şeyi hatırlattı!

Gülle nesrinin gelişi hayırlı, mutlu olsun... menekşe hoş geldi, yasemin sefalar getirdi.

Gönül, konca gibi halledilmedik işlerden şikâyetlenme; bak, sabah rüzgârı düğümleri çözen bir nefha yolladı.

* Sabah yelinin ne de güzel, ne de hoş hüneri var; sanki Süleyman'ın hüthütü... sanki Seba gülşeninden neşe müjdesi getirdi.

Yüreğimizin zayıflığına ilaç, sakinin göz ucuyla bir işaretidir. Başını kaldır, bak; doktor geldi, ilaç getirdi.

Pir-i muganın müridiyim, incinme ey şeyh! Neden mi diyeceksin? Çünkü sen vaat ettin, o yerine getirdi; ondan!

O asker Türk'ün açgözlülüğüne kurban olayım... bir tek hırkadan başka bir şeyciğim yok, bana bile hücum etti!

** Felek, şimdi Hafız'a isteyerek, dileyerek kul olur. Çünkü kapımıza kaçıp, tapınıza sığındı!


Çi mestiyest nedanem ki ru bema averd 

Ki bud saki-yu in bade ez-kuca averd

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder