Gazel 146 - صبا وقت سحر بويی ز زلف يار می‌آورد

 G.146/1  صبا وقت سحر بویی ز زلف یار می‌آورد / دل شوریده ما را به بو در كار می‌آورد

G.146/2  من آن شكل صنوبر را ز باغ دیده بركندم / كه هر گل كز غمش بشكفت محنت بار می‌آورد

G.146/3  فروغ ماه می‌دیدم ز بام قصر او روشن / كه رو از شرم آن خورشید در دیوار می‌آورد

G.146/4  ز بیم غارت عشقش دل پرخون رها كردم / ولی می‌ریخت خون و ره بدان هنجار می‌آورد

G.146/5  به قول مطرب و ساقی برون رفتم گه و بی‌گه / كز آن راه گران قاصد خبر دشوار می‌آورد

G.146/6  سراسر بخشش جانان طریق لطف و احسان بود / اگر تسبیح می‌فرمود اگر زنار می‌آورد

G.146/7  عفاالله چین ابرویش اگر چه ناتوانم كرد / به عشوه هم پیامی بر سر بیمار می‌آورد

G.146/8  عجب می‌داشتم دیشب ز حافظ جام و پیمانه / ولی منعش نمی‌كردم كه صوفی وار می‌آورد


CCXXV *

Seher çağında sabah rüzgârı, sevgilinin zülfünden bir koku getirmekte; getirdiği o koku ile divane gönlümüzü yeniden aşka salmaktaydı.

Ben o selviyi göz bahçesinden kopardım, görmek istemem artık! Çünkü gamıyla açılan her çiçek, gönüle ancak mihnet vermekteydi.

Köşkünün damından baktım, apaçık gördüm. Ay ışığı bile o güneşin güzelliğinden utanıyor, yüzünü duvara çeviriyordu.

Aşkının ateşinden korktum, yanmasın diye kanlı gönlümü salıverdim. Fakat yaralı gönül kanlar saça saça yine o yola yöneldi, yine o izi izledi.

Çalgıcının ve sakinin sözüne uyup vakitli vakitsiz dışarı çıkıyor, sevgiliden gelecek bir müjdeci gözlüyordum. Çünkü bu aşılmaz yoldan pek güç haber gelmekteydi.

Sevgilinin vergisi baştan başa lütuf, baştan başa ihsan, ister tespih çekmemi buyursun, ister bana zünnar versin!

Tanrı bağışlasın, kaş çatışı beni halsiz bıraktı, ama işvelerle de bu hastanın başucuna gelip müjdelerde bulundu.

Dün gece Hafız'ı şarapla, kadehle gördüm de şaşırdım. Fakat men edemedim... çünkü sofi gibi o da gizlice içiyordu.


Saba vakt-i seher buyi zi zulf-i yar miaverd 

Dil-i şuride-i mara be-bu der kar miaverd

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder