G.295/1 سحر به بوی گلستان دمی شدم در باغ / كه تا چو بلبل بیدل كنم علاج دماغ
G.295/2 به جلوه گل سوری نگاه میكردم / كه بود در شب تیره به روشنی چو چراغ
G.295/3 چنان به حسن و جوانی خویشتن مغرور / كه داشت از دل بلبل هزار گونه فراغ
G.295/4 گشاده نرگس رعنا ز حسرت آب از چشم / نهاده لاله ز سودا به جان و دل صد داغ
G.295/5 زبان كشیده چو تیغی به سرزنش سوسن / دهان گشاده شقایق چو مردم ایغاغ
G.295/6 یكی چو باده پرستان صراحی اندر دست / یكی چو ساقی مستان به كف گرفته ایاغ
G.295/7 نشاط و عیش و جوانی چو گل غنیمت دان / كه حافظا نبود بر رسول غیر بلاغ
CCXCIX
Seher çağı âşık bülbül gibi dimağıma ilaç bulmak, aklımı tedavi etmek ümidiyle gül bahçesine gittim.
Güzelim gülün cilvesine baktım. Adeta karanlık gecede apaydın bir çerağa benziyordu.
Gençliğine, güzelliğine öyle mağrurdu ki, bülbülün gönlünden haberi bile yoktu...
Güzel nergis hasretle gözyaşları dökmekte, lale sevda ile canına, gönlüne yüzlerce dağ vurmaktaydı.
Süsen serzenişle kılıç gibi dilini uzatmış, şakayık gammazlar gibi ağzını açmıştı.
Kâh şaraba tapanlar gibi eline sürahiyi, kâh sarhoşların sakisi gibi kadehi alıyordu.
Hafız, neşeli işret âlemini, gençlik çağını gül gibi ganimet bil; elçiye ancak haber vermek düşer!
Seher be buy-ı gulistan demi şudem der bag
Ki ta çu bulbul-i bidil kunem ilaç-ı dimag
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder